ilk baslarda yanimda destegim olsun diye kabul ettim teklifini, ama sevgi yoktu içimde zaman geçtikçe sevmeye âsik olmaya baslardim canimin içi sinanim hep aglardi hep ölürüm sana der o sonsuz dolu, dolu sevgini bana sarkilar söylerdi.
Bende sonunda sevdim stajimin bitmesine 1 ay vardi bitince nisanlanacaktik mutluydum huzurluydum seviliyordum ve seviyordum.
Cuma günü aksam yemege çiktik.
Cumartesi dügün vardi oraya birlikte gidecektik geç geldi sinirlendim tabi köpürdüm, beklemeyi hiç sevmiyordum.
Neyse geldi ben kizginim tabi aksam oldu yine geldi dügünden kaçip, kaçip yanima geliyordu, ben çok sinirliydim kendimi göstermiyordum ariyordu ama ben, bitti artik bu ilk degil sikildim bu bekletmelerden diye msj attim.
Saat 23,00 da geldi ne olur yoldayim asagiya in senin istedigin gibi olsun dedi.
Asagiya indim arabada arkadaslari vardi agladi yine bir süre.
Bende dayanamadim tamam ama bu son olsun bir daha olmasin dedim neyse seni sabah 9’da alacagim piknige gidelim hazir ol dedi.
Tamam dedim ama hala kirginlik vardi üzerimde,
Saat 00,30 da yine yurdun önüne geldi ben pencereden baktim ben seni çok seviyorum dedi.
Sonda saat 02,00 da çok yorgunum uykusuzum beni ara uyumayim tamam mi ama telefonumun sarji bitiyor dedi
Bende ararim merak etme dedim aradim tlfnu kapaliydi, neyse sabah oldu saat 10,00 önce aramadim haliyle sinirlendim saat 12,00 aradim tlfnu kapaliydi evini aradim yengesi cikti sinana ulasamiyorum dedim
Evde mi dedim yok dedi ve kapatti suratima o kadar kötü oldum ki.
Hastaneden bir arkadasimda her yarim saatte bir ariyor ve canim nasilsin diyor ve ben bugün yanina gelecegim Sinan nerde diyordu.
Saat 14,30 yurttan anons ediyorlar ismimi danismaya indim arkadaslari yine bana sürpriz yapti herhalde diye düsünüyorum bana bacim bir yarim saatini alacagiz vaktin var mi dediler.
Var dedim arabaya bindim aglamaya basladilar.
Ya ne oldu dedim sustular sonra ****netli ol sen bize emanetisin Sinan i kaybettik dediler ama ben yalan söylüyorsunuz saka yapiyorsunuz dedim.
Sonra gerçek oldugunu anladim mahvoldum nerde simdi dedim.
Fakültenin morgunda dedi.
Sanki delirmistim hemen beni fakülteye götürün dedim bakmak görmek istiyorum dedim.
Gittik ben önüme gelen herkese soruyorum Sinan öldü mü morgda olan omu ne olur dogru söyleyin bana dedim, göstermediler tabi hastanedeki arkadasim biliyormus öldügünü onu aradim haberim var geliyorum dedi.
Tabi göstermediler bana morgda çok kötüydüm annemleri aradim çok kötü bir duygu ya, Allah kimseye yasatmasin.
Aksam gösterecekler sözünü aldim ve sakinlestirmeye ugrasiyorlar beni aksam 20,00 da morga gittim canim orada yatiyordu.
Öptüm sarildim öyle güzel bir yüzü vardi ki.
Mahvoldum cumartesi sabaha karsi saat 04,30 da trafik kazasi yapmis ve ölmüs.
Ýlaçlarla ayakta zor duruyorum.
Güç buldugum bir anda morga bir arkadasim götürdü.
Ama gitmisti almislar canimi göremedim askimi, hemen arkadaslarini aradim nerdesiniz dedim.
Cami deyiz hemen kosarak ciktim arkamdan danismadaki abi geldi.
Tamam, ben seni götürecegim söz dedi yine serum verdiler sonra götür artik beni dedim. Camiye gittim herkes ordaydi tabunun basina geldim ceketine sarildim, gücüm kalmadi tekrar hastaneye gittim.
Cenazeden sonda canimin arkadasi beni mezarliga götürdü bir avuç toprak aldim.
Ve hala gelecek umuyla yola baktim gelecek diyordum almayin topragimi elimden diyordum.
Ablam baska bir sehirden geldi beni aldi.
Ve bir hafta ablamin yaninda kaldim.
Sonra tekrar stajim için geldim mezarina götürdüler ailesinin yanina gittim,
Hala içimde hala bende bu ayin yani Haziranin 26 da tam bir yil olacak ben onu gerçekten çok sevdim.
Canimin ruhuna fatiha okuyun tamam mi ve sevginizin kiymetini iyi bilin.
Seviyorsaniz sonuna kadar mücadele edin yilmayin...
Yer : Istanbul
Tarih : 1993
Olayi Yasayanlar : Güler Ekinci ve Oglu Osman Ekinci
Simdi size inanilmaz gercekten son derece güç ve ilk basta insanin tüylerini ürperten bir olayla basbasa birakiyorum...
Yagmurlu, firtinali bir aksamdi... Sobalarini yakmislar evde oturuyorlardi... Güler hanim üsütmüs ve biraz rahatsizdi. Kendisini halsiz hissediyordu. Tam bu sirada oglu Osman'in arkadaslari gelerek onu disariya davet ettiler.
Annesi gitmesini istemiyordu.
- Güler Ekinci: `` Gitme Oglum!`` dedim. ``Hava çok soguk. Sen de üsütürsün. Zaten ben kendimi pek iyi hissetmiyorum...``
Ancak Osman arkadaslarini kiramadi.
- Osman Ekinci: ``Anne dini bir toplanti varmis. Oraya gitmek zorundayiz. Fazla kalmam birkaç saat içinde geri dönerim. Yün sapkami da takiyorum üsütmem. Sen beni merak etme`` diyerek evden ayrildim.
Osman annesine merak etme demisti ama aslinda o annesini merak ediyordu. Akli annesinde kalmisti. Annesi hastaydi ve evde tek basinaydi...
Aradan bir saat geçti...
- Güler Ekinci: Önce sokak kapisinin anahtarla açildigini duydum... Ardindan odanin kapisi açildi. Oglum içeri girdi. ``Anne çok durmadim geldim`` dedi. Yere minder koydu. Televizyonu açti. Yün sapkasini divanin üstüne birakip televizyon seyretmeye basladi.
Oglu hiç konusmadan orada oturuyordu. Aradan 20 dakika geçti. Zil çaldi. Kapi komsu Reyhan hanim geldi. ``Osman telefon etti Annem nasil diye soruyor.`` dedi.
Güler hanim kulaklarina inanamadi. ``Ne diyorsun Rehan hanim!`` dedi.
Neler oluyordu? Peki içerde oturan kimdi?
- Güler Ekinci: Bir an için aklimi oynatacak gibi oldum. Dönüp odaya baktim. Oda bombostu...
Oglu odadan kaybolmustu. Ancak sapkasi hala divanin üstünde duruyordu...
Bir gün Þeytan, dünya çapinda konvansiy onel bir toplanti için tüm dostlarini çagirmis.
Açilis konusmasinda demis ki: Müslümanlarin Camilere gitmesini engelleye miyoruz.
Kur’an okumalarini ve gerçekleri ögrenmelerini de engelleye miyoruz.
Allah ve elçisi Muhammed ile saglam iliskiler kurmalarini da engelleye miyoruz.
Allah ile bir kere baglanti kurduklarinda üzerlerindeki gücümüz kiriliyor.
Dostlari demis ki: Gerçekten zor bir durum, peki ne yapalim?
Þeytan demis ki: Birakin Camilere gitsinler . Fakat zamanlarini çalin, böylece Allah ve elçisi Muhammed ile baglanti kuramasinlar.. Sizden istegim budur.
Þeytan devam etmis: Dikkatler ini dagitin, böylece gün boyunca Allah ile hayati öneme sahip baglantiyi kuramasinlar.
Dostlari sasirmis:Bunu nasil basaracagiz?
Þeytan: Hayatin önemsiz ayrintilariyla zihinleri ni sürekli mesgul et!
Müslümanlarin kulaklarina sunu fisilda: Harca, harca, harca.. Borç al, borç al, borç al..”
Kadinlarini ise girip uzun saatler boyunca çalismalari için ikna et !
Erkekleri n haftada 6-7 gün, günde 10-12 saat çalismalarini ve böylecehayatlarinda bosluk kalmamasi için planlar yap!
Çocuklari ile zaman geçirmelerini engelle!
Aileleri parçalandikça, evleri, is çikisinda ferahladiklari bir yer olmaktan çikacaktir!
Zihinleri ni o kadar mesgul et ki kendi iç seslerini (oto kritik, nefis muhasebes i) dinleyeme sinler!
Böylece kafalari karisacak, Allah ve elçisi Muhammed ile zihinsel beraberli kleri kopacaktir.
Bravooo, mükemmel fikir, diye alkislamis dostlari.
Durun, daha bitmedi, diye devam etmis Þeytan:
Kahvehane lerde, doktor muayeneha nelerinde , kafe’lerde
masalari Gazete ve dergilerl e doldur! Zihinleri ni 24 saat haber
bombaridmanina tut!
Araba kullanma esnasinda tefekkür etmelerin engelleme k için billboard lari afislerle donat!
Ýnternete girenleri nin mailboxla rini, junk maillerle, siparis katalogla ri ile, bahislerl e, çekilislerle,promosyon ürünleri ile ve bos umutlarla doldur!
Gazete ve TV’leri ince yapili güzel modellerl e doldur ki kocalari dis güzelligin önemli olduguna inansinlar ve
hanimlarindan hoslanmasinlar!
Kadinlarin, aksamlari kocalariyla ilgilenem eyecek kadar çok yorulmasini sagla!
Eger kadinlar, erkekleri n ihtiyaci olan sevgiyi veremezle rse, erkekler bu sevgiyi baska yerlerde arayacakl ardir!
Çocuklarina namazin önemini anlatmala rini engelleme k için hikaye kitaplarini tavsiye et!
Dogaya çikip Allahin yaratma sifatini görmelerini engelleme k için onlari çok mesgul et, eglence parklarina,
fuarlara, spor karsilasmalarina, oyunlara, konserler e, sinemalar a vs götür ! Oralarda kavga çikarip
birbirler ini vurmalari sagla!
Bizim isimiz fitne çikarmaktir, bunu unutma!
Ýslami dostlukla r ve sohbetler yerine, taraftar-parti
dostlukla rini ve dedikodul ari tesvik et!
Ýste plan bu!
Futbol, hayatlarinin odagi olsun.
Futbolcul arin isimlerin i çocuklarina ezberletm eyi marifet saysinlar! Ancak Ýslamin
sartlarini merak bile etmesinle r! Kurnazca plan için dostlari seytani çilginca alkislamislar ve ülkelere
dagilirken Müslümanlari daha fazla mesgul edecekler ine, telas içinde oraya buraya
kosusturacaklarina, Allah’a, Elçisine ve ailelerin e daha az zaman ayirtacaklarina söz vermisler. Sence bu
plan basarili mi?
ir gece odamda tek başıma yatıyordum.O zamanlar daha iki yaşında olan kardeşim geceleri arasıra yanıma geliyordu.Ve o gecelerden birini yaşıyordum yine.Yeşil kazağı ve kırmızı külotlu çorabıyla gece yarısı kardeşim yanıma gelmiş yatağımın başında durup bana bakıyordu.Bende yattığım yerde şöyle bir doğrulup kalktım.Kardeşimin suratına baktım.Suratı aynı televizyonda karıncalanan görüntüleri andırıyordu.Gözleri burnu pek belli değildi.Haif karıncalı ve buğulu görünüyordu suratı.Tuhaf birşeyler vardı yolunda gitmeyen.Sonra dokunmak üzere elimi kardeşimin suratına götürdüm.Kardeşimse elini elimin içinden geçirerek ellimi geri itti.Ne olduğunu anlayamadım.Eli elimin içinden geçmiş olmasına rağmen nasıl geri itebildi anlam veremedim.Sonra kardeşimin elinde dikkatimi çeken bir şey oldu parmeklarının arasında bağ doku vardı.Sonra ona "git yerine yat" dedim.O da yanımdan ayrılarak balkona doğru gitti.Ve ben ona 3-4 defa "yerine yatmaya gitsene pelin"diye bağırdım.O sırada benim bağırmamı duyan annem yatak odasından seslendi bana "pelin burda yatıyor sen niye bağırıyorsun"diye.Şok olmuştum.Kardeşim yerinde yatıyorsa yanıma gelen kimdi?Üstelik sabah kalktığımda kardeşim pijamalıydı kazaklı ve külotlu çoraplı değil.Bunu o zamanlar kime anlattıysam inanmadı hayal gördüğümü düşündüler.Şimdi 18 yaşındayım.Ve o zamanlar bana gelen her neyse bu 18 yaşımda tekrar yanıma geldi.
Anlatayım.Ben kardeşimle birlikte babannemde yatıyordum bir gece karşılıklı kanepelerde.Sabaha karşıydı.Evde loş bir karanlık vardı.Birden uyandım.Gözlerimi yavaşça açtımki kardeşim başımda bekliyor.Ama bu sefer kardeşimin 13 yaşındaki hali duruyordu karşımda.Hemen kardeşimin yattığı kanepeye baktım.Kardeşim yoktu.Ayak ucumda duruyordu.Üstünde lacivert bol penye ve siyah bir eşortman altı vardı.Ona baktım "tuvaletin geldiyse git yap ben burdan sana bakıyorum"dedim.(Babannemin evinde korkuyorduda tuvalete gitmeye beni uyandırıyordu bazen.)Sonra arkasını döndü ve koşarak banyoya gitti kardeşim.Ama koşuşu bir tuhaftı.Bacakları içe doğru çarpık ve sağa sola genişçe yaylanarak koşmuştu.Tabi o öyle koşarken ben üç kere gözlerimi ovuşturdum.Bu gördüğüm gerçekmi diye.Çok şaşırdım çünkü.O banyoya girdikten sonra ben kardeşimin kanepesine baktım tekrar.Osırada sanki kardeşimin üzerine sis bulutu çökmüştü.Birden yavaşça o sis bulutu çözüldü ve ben kardeşimin kanepede uyuduğunu gördüm.Üstelik kardeşim gecelikliydi....Bu daha taze yeni olmuş bir olay...Hadi küçükken gördüğüm hayaldi bu damı hayal...On sene sonra tekrar çıktı karşıma.Üstelik 18 yaşımda olduğum için aklım daha yerinde 7 yaşımdaki halime göre...İnanın oluyor buna benzer olaylar...Var böyle varlıklar çünkü bunu yaşayanlar var..."Bilen çekmez çeken bilir."misali..."Yaşayan bilir bilen yaşamaz..
Ben cok küçüktüm ve gecenin yarısı bir yaslı adam geldi ve bana bir mektup bıraktı tabi kimse bana inanmadi hatta mektupu bile bakmadılar küçük bir çocuğum ya oyun oynuyorum falan sandılar bende önemli degildir diye çöpe attım mektupu aradan yillar gecti ve bir gün bu mektupu bodrumda buldum ve bunun önce bir şaka falan olduğunu sandım çünkü mümkün degil boyle birsey.Seneler önce baska bir evde çöpe atmıstim bu mektupu tabi kimseye söyleyemedim belliydi kimsenin bana inanmayacagi.Önce aÇmadan tekrar çöpe attım ve olayi unutmaya çalıştım ama mümkün değil hep o adam rüyalarıma girdi.Ayrıca artık iş işten geçmisti atmıstım çöpü disarı.Her gece o adam rüyama girdi 6 sene boyunca hicbir gece adam gibi uyuyamadim ve artik kafa yemek üzereyken birden mektubu masamın üstünde gördüm tüylerim diken dikendi titremeye basladım oracikta yere yıkılmak üzereydim ve içimden artık yeter şunun icine bakta kurtul falan diyordum ve sonunda açtım mektubu gözlerime inanamadim mektubun icinde cok garip bir not vardi notta lütfen kızımı ve tanıdıgın herkezi evden cıkar yazıyordu ve tarih ise 1999 gölcük depreminin oldugu tarihteydi...
" Size anlatmak istiyorum. Çok güzel bir gündü en sevdiğim arkadaşlarımı evime çağırmıştım. Beraber çay içeriz oturup dertleşiriz diye düşünmüştüm. Beklemeye başladım. Tabi boş durmuyordum müzik dinliyor günün keyfini çıkarıyordum. Olacaklardan habersizdim her zamanki ki gibi fondaki müzik her ne kadar hareketlide olsa içimde birşeyler oluyordu. Gündüzdü ama karanlıklar hissediyordum. Kapı çalındığında korkmadım desem yalan olur. Gelenler onlardı arkadaşlarım en sonunda geldiniz diyip eve konuk ettim onları bir kenara oturdular gülüp eğleniriz diye gelmişlerdi ama suskunlardı. Konuşturmak için çok çalıştım ama çabasızdı. İçeceğimiz bir bardak çayın bizi neşelendirebileceğini düşünüp oradan çay getirmek üzere ayrıldım. Garipti çünkü birbirleriyle bile konuşmuyordu.
İçimi tarifsiz duygular kapladı neler oluyordu acaba. Yanlarına çaylarla geldiğimde ikisi birden bana öyle bir baktılar ki gözlerinde nefret vardı. Havayı dağıtmak istedim yine sustular. Tam o esnada arkadaşım çayını upuzun tırnaklarıyla karıştırmaya başladı. Tırnaklar gördüğüm an kaynar sular boşandı. Korkuyordum nasıl uzaklaşabilirdim... (Cinler insan kılığına girdiklerinde ya tırnakları uzun olur yada vücutlarının bir bölümü farklı olur) Son çırpınışlarımdı. Kaçmalıydım tam o esnada bugüne kadar sesine sinir olduğum kapı zili bana en güzel şarkılar gibi gelerek çaldı.
Müsadenizle diyip kapıya yöneldim sessiz durmaları beni korkutmuştu ama kapıyı açmak son çaremdi. Kapıya yöneldim kapıda abim vardı. Hızla olayı anlattım hadi gidelim çabuk olmalıyız kaçmalıyız dedim içerde cinler var. Nerden anladın dedi. Kısaca önemsemeyerek uzun tırnakları vardı dedim. Abim hızla yüksek sesle tırnaklarını gösterip böylemi dedi. Ve o anda bayılmışım sonra geciken arkadaşlarım geldiğinde beni ayıltılar.
Bu olay benim başımdan geçmedi ama amcamın başından geçen bir olay bu bana anlattığınca sizlere bilgi vercem umarım ki sıkılmazsınız baya bir ilginç ve ürpetici bir olay...
Sene 1973 amcam o yıllarda imamlığa yeni atanmıştı ve aksaray ilinin ortaköy kasabasında görevini eda etmekte idi.
Bir gün kasabaya muskacı gelmiş ve her kes o muskacının çevresinde pervane olmuşlardı ,ondan hastalıklarını veyaa başka bir durumlarını çözmesi için ona para karşılığı işlerini hallettiriyolardı ki yanlış bir durum buu çünkü hastalığı allahu teala verir.Neyse muskacı bir hafta boyunca amcamın gözaltında hapis gibiydi tabii bundan muskacının haberi yoktu amcam bunun namaz kılmadığını cumalara felan gitmediğini fark ediyoo ve onunla bir gün konuşmak üzere muskacının evine gisddiyoo tabi herkes onun yanında deva beklemkteymişler amcam insanları dışarıya çıkarıyo ve muskacı ile konuşmaya başşlıyorlar..
Amcam muskacıya sen müslman mısın değilmisin? diyee soruyaaa tabiki muskacı böyle bir sual beklemyodu, amcama karşı çıkarak sen ne diyosun be adam diyor
Amcam sen müslümanmısın değil misin bana o nu söyle diye sorusunu yineliyoo ve devam ederek sen müslüman değilsen nesin hangi zürriyetin menubusun diyor ve muskacı buna haliyle sinirlenerek ..
Bak! benimle uğraşma yoksa fena olur diyee amcamı tehdit ediyoo
Anlatılanlara göre bu muskacı genç yaşlarda yanii 20 21 yaşlarında felan 32 kişi tarafından kaçırılmış ve bunlarda cinlermiş bu adamı uçsuz bucaksız bir yere götürmüğşler ve koyunlarına kuzularına felan bakmalarını istemişler
Muskacı kaçırdığı kişilerin cin olduklarını bilmiyoo tabii, ertesi gün cinlerdenn birisi ikisi gidiyoo ve tek bir cin ile uzun ca bir müddet kalıyolar yaklaçık 10 15 sene felan sonra bu cin hastalanıyoo ve adam da yanii muskacı buna bakıyoo ve iyileşene kadarda onun her istediğini yapıyoo cin iyileşiyoo ve muskacımıza bak diyoo aslında ben bir cindim ve seni tutsak almıştık bundan sonra seni serbest bırakacam ama bir şartla diyoo...
Adamımıza seni serbest bıraktığımda her nereye gitsen kendini muskacı olarak tanıtacaksın diyoo bir eve mi gittin adamın başı veyaa herhangi bir hastalığı varsa o na diceksin ki sende muska var muska da evin şurasında bir yrde diyee bir yeri işaret et ben gelir oraya muskayı yerleştiririm diyoo ...
Adam kabulş ediyo ve cin buna sen serbestsin diyoo adam bir bakıyoo yıllar boyunca afedersiniz içtiği suyun idrardan yediği yemeğinde keçi boku yanii tezekten olduğunun farkına varıyoo.Bu adam çıkıyo gisdiyo cinin dediği gibii kendini muskacı olarak tanıtıyoo ve piyasada meşhur bir muskacı kimliğiner giriyoo..
Amcamla olan tartışmalarına gelince amcam bununla beraber bir gece boyunca kalıyoo sabaha kadar konuşuyolar ama ne konuştular bilmiyorum.
İki gün sonra amcam sabah namazına giderken karşısına bir kara köpek çıkıyoo ve amcamı cami ile evin arasında yanii nereye gitse onunla birlikte gidiyoo 1 hafta boyunca böyle geçmiş ve amcam hocası olan o zamanın alimlerinden yanii birisinin yanına gidiyoo ve böyle böyle diyoo benim peşime bir kara köpek dadandı hernereye gidersem hep benimle beraber gidip geliyoo diyoo ve alim amaaaan diyerek amcama bak diyoo her sabah evden çıkmadan nereye gidersen git yasin-i şerifi oku diyor ve amcam okuyoo tabiki 4 5 gün okuyoo köpek felan yok sonra birgün gene sabah namazına giderken yasin-i şerifi okumayı unutuyoo eve bir bakıyoo köpek! deli gibi amcama doğru geliyoo sonra amcam yasiiiin diyoo ve hemen bayılıyoo...
Uyandığında alim yanında ve bir adamda onun yanında o tanımadığı adam cinden başkası değilmiş o köpek olan işte o adam ne ise alim cine diyo kii bu insanın yakasını bırak diyoo cin de o na karşılık olarak o benim efendimle uğraştı ben de onunla uğraşırım diyor,eğer efendimle uğraşmazsa bende onunla uğraşmam diyor.;Alim amcama bir daha bunun efendisi ile uğraşmayacağına söz veriyomusun diyor amcam da veriyorum diyoor ve öylelikle cin musallatından kurtuluyoor...
Merhaba arkadaşlar. Öncelikle bende herkes gibi ister inanın ister inanmayın cümlesi ile başlamak istiyorum. Yaşadığım olaylar kesinlikle gerçektir ne zaman aklıma gelse, ne zaman birine anlatsam tekrar yaşamışcasına korkarım gözlerim dolar..
Sene 2007 Bodrum da yaşıyoruz, liseden yeni mezun oldum yaz tatili. Okul yok iş yok tam bir ergenlik dönemi.
Bembeyaz bir kedim vardı. Her eve geldiğimde beni köpek gibi kapıda karşılar kendini sevdirirdi. Bir gün yine eve geldim kedim yine beni kapıda karşıladı, kendini sevdirdi. Bende onunla konuşuyorum tabi hoş buldum oğlum nasılsın ne yaptın vs gibi. 1 2 dk sevdikten sonra kapıyı tırmaladı (tuvaleti gelince her zaman yaptığı şeydir) bende açtım, çıktı gitti. Ayakkabılarımı çıkarıp salona girdim ve şok oldum az önce sevdiğim kedim salonda annemin kucağında oturuyordu. Annemde bana “sen kimle konuşuyorsun kapıda” diye sordu “eee kediyle” dedim. “Kedi 2 saattir benim kucağımda şaşırma” dedi bana. Olaylar bu şekilde başladı.
Ben bu olaydan sonra her gece kabuslar görerek uyanmaya başladım. Annemle bir kaç ay sonra başka bir eve taşındık daha küçük bir ev. Fakat ev felaket rutubetliydi ve benim odamda ki pencerenin dibinden dere geçiyordu. Neyse yerleştik her şey yolunda bir sıkıntı yok. Her gece saat 2.00 ile 2.30 arasında üzerime sanki dolap düşmüşcesine bir ağırlıkla uyanıp o ağırlığı üstümden atmaya çalışıyordum. (Sabah ezanına kadar sürüyordu bu durum). Bas bas bağırıyorum ama sesim çıkmıyor. Çırpınıyorum resmen o ağırlıktan kurtulmak için ama mümkün olmuyor. Dua etmeye çalışıyorum “Bis..” dememle kafam karışıyor bırakın duayı besmele çekmeyi unutuyorum.
Yaklaşık 1 ay boyunca her gece bunu yaşadım artık uyumaya odama gitmeye korkar olmuştum. Her seferinde anneme anlattım her seferinde rüya görüyorsundur dedi. Daha çok kızıyordum neden inanmıyor diye. Belli bir süre sonra o kadar alıştım ki bu duruma ağırlığı hissedince korkmamaya rüyaymış gibi davranmaya başladım. Bir süre sonra bu durum kesildi artık gelmiyordu. Baya sevinmiştim kendi kendime ooh kurtuldum misali ve bu psikolojiden çıkınca unutuverdim bir an yaşadıklarımı. Yaklaşık 1 ay sonra yine sevgili kedimi aldım ve yatağıma girdim. 1 saat sonra falan tam uyumama yakın kedi salona gitti. Bende uyumaya devam ettim. Yaklaşık 10 dakika sonra penceremin çaldığını duydum. (ev giriş katta yatağımın bitimindeki duvarın tam arkasında dere var ve oraya birinin girmesi mümkün değil çok dar bir yer). Uyku sersemi amaaan rüzgardır yaprak falan çarpmıştır diye düşündüm uyumaya devam ettim. Tekrar pencere çaldı ki penceremde demir parmaklık var kedi gelmiştir kuyruğuyla vuruyordur diye düşündüm perdeyi yavaşça açtım açmaz olaydım bembeyaz bir surat parmaklığın içinden bana bakıyor. Göz burun ağız yok sadece surat.
Yemin ederim tüylerim diken diken oldu yazarken. Perdeyi kapatmayla annemin yanına fırladım ağlaya ağlaya. Anlattım sadece kafa sallayarak beni dinledi annem. Gel yanıma yat burada uyu dedi. Anne bir şey demiyecekmisin artık diye sorduğumda. “Ben seni korkutmamak için bir şey söylemedim ama ben ablana hamileyken bana da musallat olmuslardı, baban ve babaannen de şahittir”. Dedi. Küçük cüceler her aksam karnımı severlerdi iyi huyluydular asla zarar vermediler diye bir başladı anlatmaya ben hüngür hüngür ağlıyorum tabi korkudan. İnanın 4 gün uyumadım korkudan en son artık uykuya yenik düşüp bayılmışım. O günden sonra hep salonda sesli ortamlarda uyudum. Bu durum geçti bitti..
Takii 2 ay sonrasına kadar . Ablamla beraber bir markete alışverişe. Gülüyoruz şakalar yapa yapa alışveriş yapıyoruz. Kasaya doğru ilerlerken bir adamla karşılaştım. Adam gözlerimin içine bakıyordu kızgın bir şekilde ablama döndüm, “tanıyor musun sen bu adamı? bana çok kötü bakıyor,” derken adama baktım gözleri kıpkırmızı tek ayağı tersti resmen şeytan gibi gülerek bakıyordu. Çığlık atmaya başladım ablam “ne adamı ne diyorsun”, diye soruyor, “görmüyor musun” diyorum görmüyor. İnsanlar bana bakıyor manyak gibi. O kadar kötü günlerdi ki bunların psikolojisini 4 senede atlattım.
Bir gün yine ablam, arkadaşım ve ben bir cafeye gittik. Yeni açılmıştı ilk defa gittik ve kimseyi tanımıyoruz. Cafenin sahibi bizzat ilgilendi bizle. Yarım saat sonra masaya geldi kötü bakışlarla, Özür dilerim rahatsız ediyorum ama sağ elinizi alabilir miyim dedi. Neden diye sormama kalmadı elimi ellerinin arasına aldı. Ben içimden “manyak mı bu” diyorum ablamla arkadaşım gülüyorlar falan. Adam 10 dakika sonra yaşadığım bütün bu olayları patır patır bana anlattı. “Siz bunları yaşamışsınız, çok kötü günler geçirmişsiniz.” Dedi. Ben ağlamaya başladım. “Evet” dedim. “Yalnız bitti sanıyorsunuz ama bitmemiş size erkek bir c.. musallat olmuş, ara ara kendini gösterip sizi dış ortamdan soyutluyor, sadece ona ait olmanızı istiyor, ve bu yüzden hiç bir ilişkiniz yolunda gitmiyor hep bitiyor.” Dedi. Hakikaten de öyleydi görmediğim zamanlar sevgilim oluyordu, gördüğüm zamanlar bitiyordu. Daha çok ağlamaya başladım kanım dondu. “Nasıl bilebilir yani beni tanımayan biri.” Diye sordum kendime. Sonra bu soruyu adama sordum. ” peki nasıl bildiniz? Bütün bu olanları” diye. Şaşırmıştım haliyle. “Hislerim çok güçlü ve ben hissediyorum sizdeki bu negatif enerjiyi aldım o yüzden konuşmak istedim.” Dedi. Bana orada muska gibi bir şey hazırladı “bunu hiç yanından ayırma kurtulacaksın.” Dedi. “Allah razı olsun.” Dedim. Hakikaten o gün bugündür bir şey görmüyorum. Allah bin kere razı olsun adını bile bilmediğim o adamdan.
Geriye kalan Psikopat gibi geçirdiğim 4 sene, korkularım ve bu tarz şeylere her ne kadar hatırlamak istemesem de kesinlikle inanıyor olmam…
Arkadaşlar bu tarz konularla dalga geçmeyin düşmanımın başına gelmesin hakikaten çok zor bir durum…